Bir zamanlar, berrak sularıyla parlayan geniş bir gölde, parlak kırmızı pullarıyla dikkat çeken sevimli bir balık yaşarmış. Bu küçük balığın adı Kırmızı Balık’mış. Gölün en neşeli ve enerjik canlılarından biri olan Kırmızı Balık, her sabah güneş doğarken yüzmeye başlar, gölün dört bir yanını dolaşırmış. Onun en büyük tutkusu ise arkadaşlarıyla birlikte oyunlar oynamakmış.

Bir sabah, güneş ışıkları göl yüzeyinde parıldarken Kırmızı Balık heyecanla suyun içinde dönmeye başlamış. O gün harika bir oyun fikri aklına gelmişti. Hemen arkadaşlarını aramaya koyulmuş. Göldeki en yakın dostları, minik yeşil kurbağalar, zarif renkli balıklar, neşeli bir ördek ve bilge su kaplumbağasıymış.

Kırmızı Balık hepsini çağırmış ve şöyle demiş:
“Bugün gölde büyük bir oyun oynayalım! Hazine avı yapacağız!”

Arkadaşları bu fikre bayılmış. Gölün içinde saklanacak minik renkli taşlar, parlayan deniz kabukları ve çeşitli doğal süslerle bir hazine oyunu hazırlamaya başlamışlar. Kırmızı Balık, hazineleri saklamakla görevliymiş. Deniz kabuklarını, yosunların arasına, küçük taşları ise su altındaki mağaraların girişlerine yerleştirmiş. Oyun başlamak üzereymiş!

Kurallar basitmiş: Her bir arkadaş ipuçlarını takip ederek kendi hazinesini bulmalıymış. İlk ipucu ördeğe verilmiş. Ördek göl kıyısına doğru yüzerek, çimenlerin arasındaki parlak taşı bulmuş. Sonra sıra yeşil kurbağalara gelmiş. Bitkilerin arasında zıplayarak, su bitkilerinin içinde gizlenmiş taşları ortaya çıkarmışlar.

Minik renkli balıklar ise gölün en derin yerlerine dalarak mercan parçalarının arasına gizlenmiş kabukları bulmuş. En sonunda, yaşlı su kaplumbağası mağaranın karanlık köşesine yüzmüş ve orada parlayan özel bir taş keşfetmiş.

Her biri hazineleri bulduğunda göl büyük bir kahkaha ve sevinçle çınlamış. Kırmızı Balık, bu mutluluğu görmekten öylesine keyif almış ki gözleri parlamış. Hemen gölün ortasında toplandılar ve bir kutlama düzenlemeye karar verdiler.

Kırmızı Balık, arkadaşlarına özel olarak seçtiği birer deniz kabuğu hediye etmiş. Bu hediyeler, onlara bu harika günü hatırlatacakmış. Ördek kabuğunu başının üstüne koyarak mutlu mutlu yüzmüş. Kurbağalar kabuklarıyla zıplarken şarkılar söylemiş. Renkli balıklar kabukları sırtlarına takarak dans etmişler.

Kutlamada şarkılar söylenmiş, göl boyunca yankılanan kahkahalarla doğa neşeyle dolmuş. Hazine avı, sadece bir oyun değil, aynı zamanda dostluk, dayanışma ve eğlencenin birleştiği özel bir an olmuş.

Gün batmaya başladığında, gökyüzü turuncu ve pembe renklerle süslenmiş. Göl yavaş yavaş sessizleşmiş. Kırmızı Balık ve arkadaşları, birlikte geçirdikleri bu özel günün hatırasını kalplerine kazımışlar.

Kırmızı Balık, gökyüzüne bakarak şöyle demiş:
“Bugün çok güzeldi. En değerli hazinemiz, birlikte geçirdiğimiz bu anılar.”

Ve böylece, Kırmızı Balık ve arkadaşları, dostluklarını kutladıkları bu neşeli oyun macerasının sonunda, gölün sakin sularında mutlu bir şekilde dinlenmişler.

Ve masal burada biter.