Çok ama çok eski zamanlarda, dünyanın büyük bir kısmı buzlarla kaplıydı. Kocaman dağlar bembeyaz karlarla örtülmüş, göller buz tutmuştu. Bu döneme Buz Devri deniliyordu. Ama soğuğa rağmen, doğa birbirinden farklı hayvanlarla doluydu: mamutlar, kaplanlar, tembel hayvanlar, koca gergedanlar ve daha niceleri…
İşte bu buzlu dünyanın tam ortasında üç sevimli kahraman yaşardı: Manny, Sid ve Diego.
-
Manny, kocaman kalbiyle sert görünen ama aslında çok şefkatli bir mamuttu.
-
Sid, sakarlıklarıyla herkesi güldüren sevimli bir tembel hayvandı.
-
Diego ise kurnaz ama güçlü bir dişli kaplandı.
Her sabah buzullardan gelen rüzgâr ağaçların arasında uğuldarken, hayvanlar yiyecek bulmak için göç yollarına düşerdi. Çünkü kış daha da sertleşiyor, yiyecek bulmak gün geçtikçe zorlaşıyordu.
🦣 Manny’nin Yalnızlığı
Manny, ailesini kaybetmişti. Bu yüzden genellikle tek başına dolaşır, kimseye güvenmezdi. Ama kalbinin derinliklerinde dostluğa hasret bir yan vardı. O sabah büyük karların arasından geçerken kendi kendine mırıldandı:
“Yine tek başıma yürüyorum. Belki bu yolculukta bir mucize olur da yanımda biri olur.”
Tam o sırada yükseklerden komik bir ses geldi:
“Aaaaahhh! Yardım edin! Düşüyorum!”
Küt! Karların içine bir şey düştü. Manny yaklaştığında yerde yuvarlanan, kollarını çırpan Sid’i gördü.
🦥 Sid’in Sakarlıkları
Sid, her zamanki gibi kendini zor durumda bırakmıştı. Bir grup kuşun yuvasına dadanmış, yumurtaları karıştırmıştı. Kuşlar da peşine düşüp onu kovalamıştı. Sid, koşarken dengesini kaybetmiş ve Manny’nin tam önüne düşmüştü.
“Ah! Merhaba büyük dost!” dedi Sid, dişlerini göstererek gülümseyip.
Manny başını salladı: “Sen de kimsin? Neden sürekli başını belaya sokuyorsun?”
Sid omuz silkti: “Ben sadece biraz eğlenmek istedim.”
Manny, onu görmezden gelip yürümeye başladı. Ama Sid pes etmedi:
“Bekle! Benimle gelir misin? Yalnız kalmaktan korkuyorum!”
Manny gürledi: “Ben tek başına yol almayı severim.”
Sid ise göz kırptı: “O zaman ben de sana eşlik ederim! Çünkü senin gibi büyük bir mamut yanımda olursa hiç korkmam.”
Manny istemese de Sid’in peşinden gelmesine izin verdi.
🐯 Diego’nun Planı
Uzaklarda, karanlık bir kayanın üzerinde Diego, kabilesindeki diğer kaplanlarla konuşuyordu. Kaplan lideri, insanlardan intikam almak istiyordu. Çünkü insanlar av için hayvanları kovalamıştı.
Diego’ya bir görev verdi: “İnsanların kampındaki bebeği yakala ve bana getir!”
Diego’nun içi biraz burkuldu ama liderine karşı gelemezdi. Yola çıkarken kendi kendine düşündü:
“Bakalım bu iş nasıl bitecek. Belki de hayatımda ilk defa farklı bir yol seçebilirim.”
👶 Buzların Arasında Bir Bebek
O sırada insan kampında da bir olay yaşanıyordu. Bir grup kaplan saldırıya geçmişti. İnsan ailesi, bebeklerini kurtarmak için kaçıyordu. Annesi, son bir çabayla bebeği buzların üzerinden aşağıya doğru itti. Bebeğin küçük sepeti suyun üzerinde süzülerek akıntıya kapıldı.
Ve tesadüf bu ya, sepet Manny ve Sid’in önüne geldi.
Sid sevinçle bağırdı: “Aaa! Bak, bir bebek bulduk!”
Manny şaşkınlıkla baktı: “Bu insan yavrusu… Bizimle ne işi var?”
Sid kollarını açarak bebeği kucağına aldı.
“Onu annesine geri götürmeliyiz.”
Manny derin bir iç çekti. Yalnız yol almak istese de kalbi bu küçücük canlıya kıyamadı.
“Tamam,” dedi. “Onu sahibine geri götüreceğiz.”
Tam o sırada Diego ortaya çıktı. Gözlerini kısarak bebeğe baktı. Ama içinden geçenleri kimse bilmiyordu.
❄️ Büyük Göç Başlıyor
Böylece üç farklı karakter — yalnız mamut Manny, sakar tembel Sid ve güçlü kaplan Diego — yan yana geldiler. Artık önlerinde uzun ve zorlu bir yolculuk vardı.
Karda kayacak, buzulları aşacak, aç hayvanlarla karşılaşacaklardı. Ama hepsinden önemlisi, bu yolculuk onları hiç beklemedikleri bir şeye götürecekti: gerçek dostluk.
Bebek sepetin içinde gülümserken, Sid neşeyle konuştu:
“Sanırım artık bir aile olduk!”
Manny homurdandı ama içten içe gülümsedi. Diego ise kafasında çelişkilerle onları izliyordu.
Ve böylece Buz Devri macerası başlamış oldu…