Bir varmış, bir yokmuş… Güneşin altın sarısı ışıkları sabah göletine vururken, minik bir kurbağa uyanmış. Adı Kipo’ymuş. Kipo, zıplamayı, şarkı söylemeyi ve su üzerinde oynamayı çok severmiş. Her sabah erkenden kalkar, göletteki nilüfer yaprakları üzerinde zıplayarak arkadaşlarını uyandırırmış.
O sabah Kipo, gölette hiç gitmediği uzak bir köşeyi fark etmiş. Meraklı gözleriyle bakmış ve kendi kendine, “Acaba orada neler var? Kimler yaşıyor?” demiş. Kipo çok heyecanlanmış ve hemen yola çıkmaya karar vermiş.
İlk önce, göletin kenarında yavaşça sürünen bir salyangoz görmüş. Bu salyangozun adı Mimi’ymiş. Mimi sabırlı ve bilge bir dostmuş. Kipo, Mimi’ye yaklaşmış:
— “Merhaba Mimi! Ben yeni yerler keşfetmek istiyorum. Sen de benimle gelir misin?” diye sormuş.
Mimi yavaşça gülümsemiş:
— “Seve seve Kipo! Ama bil ki, bazen yavaş gitmek, etrafı daha iyi görmemizi sağlar,” demiş.
Kipo, sabırsız biri olduğu için önce Mimi’nin yavaşlığına biraz sinirlenmiş. Ama yol boyunca çiçeklerin güzelliğini, suyun üstünde dans eden minik böcekleri ve uçuşan kelebekleri fark etmiş. Kipo yavaş gitmenin de keyifli olabileceğini anlamaya başlamış.
Bir süre sonra, gökyüzünde hızla uçan mavi bir yusufçuk gelmiş. Adı Lilo’ymuş. Lilo, çok hızlı hareket eder, su üstünde süzülür ve herkesi neşelendirirmiş. Lilo, Kipo ve Mimi’yi görünce gülerek bağırmış:
— “Merhaba arkadaşlar! Böyle yavaş yavaş mı geziyorsunuz? Gelin, biraz hız katayım!”
Kipo, Lilo’nun neşesine kapılmış ve onunla birlikte hızlıca zıplamaya başlamış. Mimi geride kalsa da onlara bakıp gülümsemiş. Lilo, Kipo’ya hızın eğlenceli olduğunu, ama bazen dikkatli olmanın da önemli olduğunu anlatmış. Çünkü birden fazla kez kaygan taşlara çarpıp düşme tehlikesi geçirmişler.
Yolculuk devam ederken, uzun yeşil otların arasında saklanan utangaç bir tırtıl belirmiş. Bu tırtılın adı Tofi’ymiş. Kipo, Tofi’yi görünce hemen yaklaşmış:
— “Merhaba Tofi! Biz yeni yerler keşfediyoruz. Sen de bizimle gelmek ister misin?”
Tofi biraz utangaç davranmış:
— “Ama ben çok çekingenim. Yeni yerlerde korkarım,” demiş.
Kipo, Tofi’nin yanına oturmuş ve nazikçe:
— “Cesaretli olmak demek, hiç korkmamak değil. Korksan bile harekete geçmek demektir,” demiş.
Tofi bu sözleri duyunca cesaret bulmuş. Hep birlikte yola devam etmişler. Yolda birlikte şarkılar söylemiş, küçük böceklerle oyun oynamışlar. Tofi artık o kadar eğleniyormuş ki, korkmayı unutmuş.
Bir süre sonra, göletin en derin köşesine varmışlar. Orada kocaman bir balık yüzüyormuş. Başta Kipo çok korkmuş çünkü balığın gözleri büyük, yüzgeçleri güçlüymüş. Ama balık onları görünce kocaman gülümsemiş:
— “Merhaba küçük gezginler! Benim adım Bibi. Sizi burada görmek ne güzel!” demiş.
Kipo şaşkınlıkla sormuş:
— “Sen bizi yiyecek misin?”
Bibi kahkahalarla gülmüş:
— “Hayır! Ben çok iyi kalpli bir balığım. Hatta isterseniz size yüzmeyi öğretebilirim.”
Kipo, Lilo ve Tofi hemen kabul etmiş. Bibi onlara su altında nasıl nefes alacaklarını, nasıl dengede duracaklarını ve nasıl hızlı yüzebileceklerini göstermiş. Kipo, suyun içinde balık gibi yüzmenin ne kadar eğlenceli olduğunu keşfetmiş.
Bu sırada Mimi de onlara katılmış ve su kenarında onları izleyerek cesaretlendirmiş. Bibi, Kipo’ya sabırla öğretmiş, Lilo hızını ayarlamayı öğrenmiş, Tofi ise korkularını yenmiş. Hep birlikte çalışmanın, sabrın ve dostluğun gücünü anlamışlar.
Günün sonunda, güneş batmaya başlamış ve gökyüzü turuncu ve pembe renklere bürünmüş. Kipo, arkadaşlarıyla birlikte göletin ortasındaki en büyük nilüfer yaprağına oturmuş. Hep birlikte gökyüzündeki yıldızları izleyerek şarkı söylemişler.
Kipo, o gün çok şey öğrenmiş: Sabırlı olmanın güzelliğini, hızlı olmanın eğlencesini, cesaretin önemini ve dostlukla her şeyin mümkün olduğunu.
— “Ne güzel bir gün geçirdik! Siz olmasaydınız asla bu kadar eğlenemezdim,” demiş Kipo gülerek.
Mimi, Lilo, Tofi ve Bibi hep bir ağızdan:
— “Biz de seni çok seviyoruz Kipo! Birlikte daha nice maceralar yaşayacağız,” demişler.
Ve işte böylece, Kipo’nun büyük gölet macerası sona ermiş. Ama Kipo artık yalnız değilmiş; sabrı, cesareti ve en önemlisi sevgi dolu arkadaşları varmış.
O günden sonra Kipo, her sabah yeni maceralara çıkarken gölete bakar, “Bugün hangi güzellikleri keşfedeceğim acaba?” diye heyecanla düşünürmüş.
Ve masal burada biter. Ama Kipo’nun maceraları hep devam edermiş…