Yaz tatili, Cenk ve Ece için en sevilen zamanlardı. Okulun sona ermesiyle birlikte, güneşli günler ve neşeli anılar onları bekliyordu. Bir sabah, Ece heyecanla Cenk’in yanına koştu.
“Cenk, bugün tenis oynamaya gidelim mi?” diye sordu. Cenk’in yüzü parladı. Tenis oynamayı çok seviyordu ve Ece’yle birlikte geçirmek her zaman eğlenceliydi.
Anne ve babalarından izin aldıktan sonra, raketlerini ve toplarını hazırlayıp tenis kortuna doğru yola çıktılar. Güneş parlıyordu, kuşlar cıvıldıyordu, ve hava tam oyun için mükemmeldi.
Kortun yanına geldiklerinde, Cenk ve Ece önce biraz ısındılar. Ece, “İyi bir ısınma, sakatlanmamızı önler,” diye açıkladı. Zıpladılar, koştular ve birkaç germe hareketi yaptılar.
Sonra oyun başladı. Cenk ilk servisi attı. Top, Ece’nin raketine doğru hızla uçtu. Ece, ustaca bir vuruşla topu geri gönderdi. İkisi de gülerek ve neşeyle oynamaya devam ettiler.
Cenk, “Seninle oynamak çok eğlenceli Ece! Bakalım bu servisi yakalayabilecek misin?” diyerek bir sonraki servisi attı. Ece topu yakalamak için hızla hareket etti ve topu mükemmel bir şekilde geri gönderdi.
Bir süre sonra, Cenk ve Ece biraz mola verdiler. Yanlarına aldıkları su şişelerini çıkarıp birer yudum aldılar. “Bu çok eğlenceli, Cenk. Her gün böyle güzel hava olsa keşke,” dedi Ece.
Cenk de gülerek, “Evet, yaz tatili gerçekten harika,” diye yanıtladı. Biraz dinlendikten sonra, tekrar oyuna döndüler. Oyunları devam ederken, kortun kenarında onları izleyen birkaç arkadaşları da katıldı. Hep birlikte neşeyle oynadılar, gülüştüler ve harika bir gün geçirdiler.
Günün sonunda, Cenk ve Ece yorgun ama mutlu bir şekilde evlerine döndüler. “Bu, yaz tatilinin en güzel günlerinden biriydi,” dedi Cenk. Ece de aynı şekilde hissediyordu.
Eve döndüklerinde, anne ve babalarına günlerini anlatıp resimler çizdiler. O gece, Cenk ve Ece, rüyalarında tekrar tenis oynadılar, yaz tatilinin keyfini çıkardılar.
Ve böylece, Cenk ve Ece’nin yaz tatilinde geçirdiği unutulmaz tenis günü sona erdi. Güneşli günler ve neşeli anılar, yaz tatilinin en güzel armağanlarıydı.
