Bir varmış bir yokmuş, uzaklarda rengârenk hayvanlarla dolu, büyülü bir hayvanat bahçesi varmış. Bu yerin adı Zula Bahçesi’ymiş. Zula, bu hayvanat bahçesinin en neşeli, en meraklı küçük ziyaretçisiymiş. Her hafta annesiyle birlikte gelir, hayvanlarla konuşur gibi onlara selam verir, saatlerce gözlemler yaparmış.
Zula, hayvanları çok severmiş ama en çok panda Puki, zürafa Mimo, maymun Tiki, fil Nana ve penguen Lolo ile ilgilenirmiş. Her birini bir arkadaş gibi görürmüş.
Bir gün Zula, annesiyle hayvanat bahçesine geldiğinde, girişte bir not görmüş. Notta şunlar yazıyormuş:
“Bu gece, Zula Bahçesi büyülü bir geceye hazırlanıyor! Sadece kalbi sevgi dolu olan çocuklar, hayvanların sırlarını öğrenebilir…”
Zula heyecanla gözlerini açmış: “Anne! Bugün büyülü bir şey olacak!”
Annesi gülümseyerek başını sallamış ve Zula’yı hayvanların yanına bırakmış. “Ben kafeteryada olacağım, hadi gez, ama hayvanları üzmeden,” demiş.
Zula, ilk olarak panda Puki’nin yanına gitmiş.
“Merhaba Puki! Bugün kendini nasıl hissediyorsun?”
Tam o anda, bir mucize gerçekleşmiş! Puki yavaşça gözlerini açmış ve konuşmaya başlamış:
“Zula, sonunda büyüyü fark ettin! Bu gece, seninle konuşabiliriz. Çünkü kalbin temiz, sevgin gerçek.”
Zula heyecanla: “Gerçekten mi konuşuyorsun?” diye bağırmış.
Puki kafasını sallamış: “Elbette! Ve sana bir sır vereceğim. Her hayvanın kendine özgü bir görevi var bu bahçede.”
Puki’nin ardından Zula, zürafa Mimo’nun yanına koşmuş. Mimo, yüksekten Zula’ya seslenmiş:
“Merhaba küçük dostum! Ben, gökyüzüne en yakın olanım. Bulutların dilini bilirim. Bahçeye yağmurun ne zaman geleceğini ben söylerim.”
Zula şaşkınlıkla: “Demek bu yüzden her zaman doğru tahmin ediyorsun!”
Zula daha sonra maymun Tiki’nin yanına gitmiş. Tiki, oyun parkında hoplayarak:
“Ben bu bahçenin neşe kaynağıyım! Moral bozukluğu olan bir hayvan varsa, hemen şarkı söylerim, taklalar atarım!”
Fil Nana, ağır adımlarla Zula’nın yanına gelmiş ve derin sesiyle şöyle demiş:
“Ben bahçenin hafızasıyım. Yıllar önce buraya ilk gelen yavru hayvanları bile hatırlarım. Yardıma ihtiyacı olan varsa, önce bana gelir.”
Son olarak Zula, penguen Lolo’ya uğramış. Lolo karda yuvarlanarak:
“Ben serinlik getiririm! Yaz günlerinde hayvanların serinlemesi için buzu getiririm. Su oyunları yapar, hepimizi eğlendiririm.”
Zula, bu mucizevi konuşmalardan çok etkilenmiş. Her hayvanın bir görevi olduğunu, her birinin özel olduğunu öğrenmiş.
Tam o sırada, gökyüzünde bir yıldız kaymış ve gökten küçük bir pusula düşmüş. Pusulanın üzerinde şu yazıyormuş:
“Bahçenin Kalbi: Gizli Görev Seni Bekliyor!”
Panda Puki, Zula’nın elindeki pusulaya bakarak demiş ki: “Bu, senin kalbinin pusulası. Zula Bahçesi seni seçti. Görevin, bahçeyi korumak ve hayvanların huzur içinde yaşamasını sağlamak.”
Zula heyecanla: “Ama ben küçük bir çocuğum, bunu nasıl yapacağım?”
O sırada Orman Dedesi adını verdikleri yaşlı bir baykuş, büyük bir ağacın tepesinden seslenmiş:
“Zula, gerçek güç boyda değil, yürekte saklıdır. Sen sevginle, sabrınla ve gözlemlerinle bahçeye ışık olacaksın.”
Zula, o gece annesine hiçbir şey anlatmamış. Ama kalbinde yepyeni bir görev taşıyormuş. Artık her hafta geldiğinde sadece hayvanları izlemiyor, onların sorunlarını dinliyor, bahçedeki temizliklere yardım ediyor, arkadaşlarına hayvanların önemini anlatıyormuş.
Bir gün bir çocuk, zürafa Mimo’nun boynuna taş atmış. Zula hemen koşup çocuğu durdurmuş:
“Hayır! Mimo bize gökyüzünü anlatıyor. O çok değerli!”
Başka bir gün bir ziyaretçi, çöplerini yere atmış. Zula, ona çöp kutusunu göstererek:
“Bahçeyi temiz tutmalıyız. Çünkü bu hayvanların evi!” demiş.
Zula’nın çabası kısa sürede fark edilmiş. Bahçe çalışanları ona “Küçük Koruyucu” adını vermiş. Hatta bir gün, bahçenin girişine onun resmi çizilmiş: Elinde pusulası, yanında panda Puki, başında Minik Baykuş, ve gülümseyen bir çocuk olarak.
Zula, büyüdükçe bu sevgi azalmamış. Zula Bahçesi onun sayesinde daha da güzel bir yer olmuş. Hayvanların sesi, gökyüzünün rengi, yıldızların hikâyesi artık onunla daha da anlamlıymış.
Ve işte böylece, Zula’nın hayvanat bahçesinde başlayan dostluğu, sabır ve sevgiyle bir ömür boyu süren bir maceraya dönüşmüş.