Bir varmış, bir yokmuş… Uzak, çok uzak galaksilerin birinde, minik ve sevimli bir yıldız gemisi yaşarmış. Adı Zuzu’ymuş. Zuzu, gökyüzündeki en meraklı, en konuşkan ve en parlak uzay gemisiymiş. Zuzu, her gece yıldızların arasında dolaşır, gezegenleri uzaktan izler ve büyük bir heyecanla onların ne kadar özel olduğunu düşünürmüş.

Bir sabah, Zuzu, Güneş’e doğru yaklaşıp kibarca seslenmiş:
— Güneş Amca! Ben artık sadece yıldızların arasında dolaşmak istemiyorum. Gezegenleri tek tek ziyaret edip, onların hikayelerini öğrenmek istiyorum. Bana izin verir misin?

Güneş, kocaman ve sıcak bir kahkaha atmış.
— Tabii ki sevgili Zuzu! Git ve uzayın ne kadar büyük ve renkli olduğunu keşfet. Ama dikkatli olmayı unutma!

Zuzu, heyecanla motorlarını çalıştırmış, ışıl ışıl parlayan kanatlarını açmış ve yolculuğuna başlamış.

İlk durağı Merkür’müş. Merkür çok ama çok sıcakmış. Zuzu, Merkür’ün sıcacık taşlarına dokunmuş ve hemen geri çekilmiş.
— Ay, ne kadar sıcak burası! Güneş’e bu kadar yakın olmanın nasıl bir şey olduğunu şimdi anladım, demiş.

Sonra, Zuzu Venüs’e yönelmiş. Venüs, kalın ve parlak bulutlarıyla kaplıymış. Zuzu, Venüs’ün etrafında dolaşırken kalın bulutların içine girmiş.
— Burada her şey sisli ve parlak! Tıpkı pamuk şekeri gibi, ama tadı yok, diye gülmüş.

Venüs’ten sonra Zuzu, kırmızı gezegen Mars’a doğru ilerlemiş. Mars, turuncu-kırmızı renkli toprakları ve büyük dağlarıyla Zuzu’yu büyülemiş.
— Mars’ta yürümek çok eğlenceli olmalı! Burada kum tepelerinde kaymak harika olurdu, demiş.

Mars macerasından sonra sıra Jüpiter’e gelmiş. Jüpiter, devasa büyüklüğü ve renkli fırtınalarıyla çok etkileyiciymiş. Büyük Kırmızı Leke’nin yanından geçerken, Zuzu biraz korkmuş.
— Vay canına! Burada dev gibi fırtınalar var. Ama Jüpiter çok nazik biri. Bu fırtınalar bile onun güçlü ve nazik kalbinin bir parçası, demiş.

Ardından Zuzu, Satürn’e gitmiş. Satürn, zarif halkalarıyla ünlüymüş. Satürn, Zuzu’yu görünce mutlu bir sesle konuşmuş:
— Hoş geldin Zuzu! Benim halkalarım çok güzel, değil mi?

Zuzu, hayranlıkla bakmış:
— Gerçekten muhteşem! Sanki uzayda dans eden altın bilezikler gibi, demiş.

Sonra Zuzu, Uranüs’e ve Neptün’e uğramış. Uranüs biraz serin, biraz da eğlenceliymiş. Hep yan yatarmış ve bu durumu çok severmiş. Neptün ise derin mavi rengiyle Zuzu’yu adeta büyülemiş.
— Burada sanki okyanusun derinliklerinde yüzüyormuşum gibi hissediyorum, demiş Zuzu.

Tüm bu maceralardan sonra Zuzu, özlediği Dünya’ya dönmeye karar vermiş. Dünya, onu sevgiyle karşılamış:
— Hoş geldin Zuzu! Gezegen dostlarımı gördün mü?

Zuzu heyecanla anlatmaya başlamış:
— Evet! Merkür çok sıcak, Venüs sisli, Mars kırmızı ve kumlu, Jüpiter dev fırtınalı, Satürn ise muhteşem halkalara sahip. Uranüs eğlenceli, Neptün de derin ve mavi!

Tam o sırada, Zuzu gökyüzünde utangaç bir şekilde duran Ay’ı fark etmiş. Ay, biraz çekingen bir tavırla gülümsemiş.
— Merhaba Zuzu, ben de seninle sohbet etmek isterim.

Zuzu hemen Ay’ın yanına yaklaşmış:
— Tabii ki! Senin de bana anlatacağın bir hikayen var mı?

Ay yavaşça başlamış anlatmaya:
— Ben Dünya’nın etrafında sürekli dönerim. Biliyor musun, Dünya’nın etrafında tam bir dönüşüm yaklaşık 28 gün sürer. Bu dönüş sırasında Dünya’ya ışık yansıtırım, bu yüzden geceleri parlak görünürüm. İnsanlar bana bakıp hayaller kurar, şarkılar söyler.

Zuzu büyük bir hayranlıkla dinlemiş:
— Vay, bu harika! Sen hem yol arkadaşısın hem de geceyi güzelleştiriyorsun.

Ay biraz utanmış ama mutlu olmuş:
— Evet Zuzu, benim görevim bu. Herkesin hayatında küçük bir ışık olmak.

Zuzu, Ay’a teşekkür etmiş ve onun Dünya için ne kadar önemli olduğunu anlamış. Sonra bir süre Dünya’nın etrafında Ay’la birlikte dönmüş. Ay, Zuzu’ya yıldızları, gökyüzündeki takımyıldızlarını ve kuzey ışıklarını göstermiş.

Zuzu, öğrendiği her şeyi aklında birer hazine gibi saklamış. Artık uzayın ne kadar büyük, renkli ve özel olduğunu biliyormuş. Güneş, gezegenler, Ay ve Dünya… Hepsi birbirinden farklı ama hepsi çok değerliymiş.

Zuzu, Dünya’ya veda ederken şunları söylemiş:
— Artık anladım ki, her gezegenin, her yıldızın, her taşın bir görevi var. Hepimiz bir bütünün parçasıyız. Ben de artık uzayı keşfetmekle kalmayacağım, öğrendiklerimi Dünya’daki çocuklara anlatacağım.

Ve böylece Zuzu, uzun uzay yolculuğundan geri dönmüş. Dünya’daki çocuklar onun anlattığı masalsı uzay hikayelerini dinlemiş, hayallere dalmışlar. Kimi gökyüzüne bakıp yıldızları saymaya başlamış, kimi Ay’a selam göndermiş, kimi de bir gün astronot olmayı hayal etmiş.

Zuzu, masmavi gökyüzünde minik ışığıyla parıldarken şunu fısıldamış:
— Merak etmeyi bırakmayın, çocuklar! Çünkü merak, bizi yıldızlara kadar götürebilir.

Ve işte böylece, minik yıldız gemisi Zuzu’nun uzay macerası çocuklara umut, merak ve dostluk dolu bir yolculuk olarak kalplerde yer etmiş.