Bir varmış, bir yokmuş… Uzak diyarların ortasında, yemyeşil ağaçlarla çevrili, kuş sesleriyle dolu huzurlu bir orman varmış. Bu ormanda, minik bir kaplumbağa yaşarmış. Adı Tosbik’miş.
Tosbik, her zaman yavaş yürür, sessizce düşünür ve etrafındaki her detayı incelermiş. Ormandaki diğer hayvanlar koşup oynarken, Tosbik çimenler arasında kitap okur, gökyüzüne bakar ve “Acaba bu ağaçlar geçmişte neler görmüştür?” diye düşünürmüş.
Bir sabah, güneş tatlı tatlı ağaçların arasından sızarken Tosbik, yeni yerler keşfetmek için yola koyulmuş. Yavaş yavaş yürümüş, çiçeklere selam vermiş, arılarla sohbet etmiş. Derken, ormanın derinliklerinde daha önce hiç görmediği bir ağaca rastlamış. Bu ağaç o kadar büyükmüş ki, dalları gökyüzünü öpmüş, gövdesi kalın kalın yılları içine almış gibiymiş.
Ağacın altında, yosunlarla kaplı eski bir saat duruyormuş. “Tarih Saati” yazıyormuş üzerine solmuş harflerle.
Tosbik merakla yaklaşmış ve saatine nazikçe dokunmuş.
Bir anda ağaç hafifçe sallanmış, gökyüzü dönmeye başlamış. Renkler birbirine karışmış ve “Zaman Yolculuğu başlıyor…” diye fısıldayan bir ses duymuş.
Gözlerini açtığında Tosbik, aynı ormanda ama çok farklı bir zamandaymış. Etrafta tanımadığı hayvanlar varmış. Ağaçlar gençmiş, nehirler gürül gürül akıyormuş. Renkler daha parlak, sesler daha farklıymış.
O sırada dallardan biri hışırdamış ve minicik bir baykuş süzülerek yanına konmuş. Bu, Minik Baykuş’muş.
— Merhaba Tosbik! Zamanın çok uzağından geldin. Burası ormanın geçmişi. Ben sana rehberlik edebilirim, ama dikkatli olmalısın. Geçmişte öğrenilecek çok şey var.
Tosbik hem şaşkın hem heyecanlıymış.
— Geçmişteyim… Ne güzel bir yer burası!
Minik Baykuş başıyla onaylamış.
— Şimdi seni Orman Dedesi’ne götüreceğim. O bu ormanın en yaşlı ağacıdır. Her şeyi hatırlar.
Yol boyunca kuşlar şarkı söylemiş, kelebekler eşlik etmiş. Sonunda, devasa gövdesiyle Orman Dedesi’nin yanına varmışlar.
Orman Dedesi’nin sesi, rüzgarın uğultusu gibiymiş:
— Hoş geldin Tosbik. Sen, zamanı dinleyen nadir canlılardansın. Şimdi sana bir sır vereceğim.
Orman Dedesi, Tosbik’e geçmişte doğanın nasıl uyum içinde yaşadığını, hayvanların birbirlerine nasıl saygı duyduğunu ve ormanın huzurunu korumak için nasıl çalıştıklarını anlatmış. Sonra gözlerini kısmış:
— Ama dikkat et, sabırsızlık bazen geleceği bozar. Zamanın dengesini korumak önemlidir.
Tosbik teşekkür etmiş ve ayrılmak üzereyken, yoldan gelen bir ses duymuş:
— Heyyy! Yol verin de geçeyim!
Bu ses Zıpır Tavşan’a aitmiş. Zıpır Tavşan çok hızlı koşar, hiç durmaz, hep acele edermiş. Tosbik onu durdurmuş:
— Neden bu kadar hızlısın?
— Çünkü zaman yetmiyor! Her yere ilk varmak istiyorum!
Minik Baykuş araya girmiş:
— Ama bazen yavaş olmak, daha çok şey görmeni sağlar.
Zıpır Tavşan biraz düşündükten sonra, Tosbik’le birlikte bir süre yürümeye karar vermiş. Yavaş yürüdüklerinde, çiçeklerin açışını, uğur böceklerinin dansını fark etmiş. O anda Zıpır Tavşan gülümsemiş:
— Belki de haklısınız. Her şeyin bir zamanı var.
Tosbik, Minik Baykuş ve Zıpır Tavşan birlikte dolaşırken, bir noktada saat tekrar parlamaya başlamış. Bu, Tosbik’in dönme zamanıymış.
Orman Dedesi tekrar konuşmuş:
— Şimdi dön Tosbik. Geçmişin bilgeliğini yanında götür ve geleceği koru. Unutma: Sabır, zamanın dilidir.
Tosbik saate dokunmuş ve ışıklar arasında kendi zamanına dönmüş. Gözlerini açtığında yine aynı eski ağacın altındaymış. Ama orman artık ona daha farklı görünüyormuş.
O günden sonra Tosbik, diğer hayvanlara geçmişte öğrendiklerini anlatmış. Zıpır Tavşan daha sabırlı biri olmuş, Minik Baykuş hikayeleriyle herkesi büyülemiş. Ve Tosbik, her sabah yürüyüşe çıktığında ormanın sadece sesiyle değil, ruhuyla da konuşur olmuş.
Orman da onu dinlermiş… çünkü gerçek dostluk zamanla kurulurmuş.
Ve böylece Tosbik’in zaman yolculuğu, geleceğe umutla bakan bir kalbin hikayesi olmuş.
🌱 Masalın Öğretisi:
Her canlının kendi ritmi vardır. Sabırla öğrenmek, geçmişi dinlemek ve doğaya saygı duymak geleceği güzelleştirir.