Bir varmış, bir yokmuş. Engin denizlerin derinliklerinde, mavi suların içinde yaşayan birçok deniz canlısı varmış. Bu canlılar arasında en dikkat çekeni, pembe renkteki sevimli bir yunus olan Momo’ymuş. Momo, neşeli ve meraklı bir yunusmuş. Diğer yunuslardan farklı olarak, pembe rengiyle herkesi büyülermiş.
Bir gün, Momo denizde oynarken uzaklarda parlayan bir şey görmüş. “Bu nedir acaba?” diye meraklanmış ve parlayan nesneyi bulmak için yola çıkmış. Yolda giderken, Momo’nun en yakın arkadaşları olan deniz kaplumbağası Tuti ve küçük balık Mela’ya rastlamış.
Tuti: “Momo, nereye gidiyorsun?” diye sormuş.
Momo: “Uzaklarda parlayan bir şey gördüm, onu bulmak istiyorum. Siz de benimle gelir misiniz?” demiş.
Tuti ve Mela, Momo’ya katılmaya karar vermişler. Üç arkadaş, denizin derinliklerine doğru yüzmeye başlamışlar. Yol boyunca rengarenk mercan resiflerinden geçmişler, parlayan deniz yıldızlarını ve dans eden deniz analarını görmüşler.
Bir süre sonra, Momo ve arkadaşları parlayan nesneye yaklaşmışlar. Bu nesne, denizin dibinde gizemli bir hazine sandığıymış. Ancak sandığın üstünde bir kilit varmış ve kilidi açmak için bir anahtar gerekiyormuş. Momo, hazineyi açmak için anahtarı bulmaları gerektiğini anlamış.
Momo, Tuti ve Mela, anahtarı aramaya başlamışlar. İlk olarak, dev bir ahtapotun yaşadığı mağaraya gitmişler. Ahtapot, mağarasının içinde çeşitli deniz kabukları ve inci taneleriyle oynuyormuş.
Momo: “Merhaba Bay Ahtapot, biz denizin dibindeki hazine sandığının anahtarını arıyoruz. Senin gördüğün bir şey var mı?” diye sormuş.
Bay Ahtapot: “Evet, bir süre önce bir anahtar buldum. Onu denizanası Luna’ya verdim. Belki o size yardımcı olabilir,” demiş.
Momo ve arkadaşları, denizanası Luna’yı bulmak için yola koyulmuşlar. Luna, parlak ışıklarıyla denizin karanlık köşelerini aydınlatıyormuş. Luna, onları gördüğünde gülümsemiş.
Luna: “Anahtarı arıyorsunuz, değil mi? Evet, Bay Ahtapot’un verdiği anahtar bende. Ama bu anahtarı size vermem için bir şarkı söylemeniz gerekiyor,” demiş.
Momo, Tuti ve Mela, hep birlikte neşeli bir şarkı söylemeye başlamışlar. Şarkıları o kadar güzelmiş ki, Luna keyifle dinlemiş ve sonunda anahtarı onlara vermiş.
Üç arkadaş, hazine sandığına geri dönmüşler. Momo, anahtarı kullanarak sandığı açmış. İçinde, denizin derinliklerinden gelen ışıl ışıl taşlar, inci kolyeler ve parlak deniz kabukları varmış. Ancak en önemlisi, sandığın içinde “Dostluk ve Cesaret Madalyası” adında bir madalya bulmuşlar.
Momo: “Bu madalya, birbirimize olan güvenimiz ve cesaretimiz için. Her zaman birlikte olalım ve yeni maceralara atılalım,” demiş.
O günden sonra, Momo ve arkadaşları denizin derinliklerinde birçok macera yaşamışlar ve hep birlikte mutlu mesut yaşamışlar. Deniz altı dünyası, Momo’nun cesareti ve arkadaşlarının dostluğuyla daha da güzel bir yer olmuş.
Ve masal burada sona ermiş. Kim bilir, belki bir gün siz de denizin derinliklerinde Momo, Tuti ve Mela ile karşılaşırsınız!