Zeynep, pazartesi sabahı çalan alarm sesiyle gözlerini açtı. Gözlerini ovuşturdu, esnedi ve bir an yatağında kalmak istedi. Ama sonra aklına geldi: bugün okulda en sevdiği ders olan resim vardı!

“Uyan Zeynep, kahvaltın hazır!” diye seslendi annesi.

Zeynep hızla pijamalarını çıkardı, dişlerini fırçaladı ve mutfağa koştu. Masada yumurta, peynir ve bir dilim reçelli ekmek onu bekliyordu.

“Bugün okulda neler var bakalım?” diye sordu annesi gülümseyerek.

“Resim, Türkçe, Matematik… Ve tabii ki tenefüsler!” dedi Zeynep heyecanla.

Servis Yolculuğu ve Okulun Kapısı

Zeynep servis aracına bindiğinde arkadaşları Ayşe ve Efe ile yan yana oturdu. Yol boyunca tatil gününde oynadıkları oyunu konuştular, bol bol güldüler.

Okulun kapısından içeri girerken, okulun bahçesinden gelen sesler kulaklarını doldurdu: çocukların gülüşleri, zıplayan toplar, koşan ayaklar… Okul, yeniden canlanmıştı.

İlk Ders: Türkçe

İlk ders Türkçe idi. Öğretmenleri Bahar Hanım tahtaya güzel bir hikâye başlığı yazdı: “Uçan Ayakkabılar”.

“Bugün bu hikâyeye sizlerle birlikte devam yazacağız,” dedi.

Zeynep hemen defterini çıkardı, kalemini eline aldı ve hayal gücünü çalıştırmaya başladı. Ayakkabılar zıplıyor, konuşuyor ve rüyalar âlemine uçuyordu. Zeynep yazmayı çok seviyordu!

Teneffüs Zamanı

Zil çaldığında çocuklar soluğu bahçede aldı. Zeynep ve Ayşe sek sek oynadılar. Efe ise futbol topuyla mini kalede gol atmaya çalıştı.

“Birlikte yakar top oynayalım mı?” diye sordu Ayşe.

“Evet!” dedi Zeynep. Hep birlikte sıraya girdiler ve oyuna başladılar. Kahkahalar havada uçuşuyordu.

İkinci Ders: Matematik

Matematik dersi biraz zor geliyordu Zeynep’e, ama öğretmeni Can Bey dersleri çok eğlenceli işlerdi. Bugün konu: saatlerdi.

Zeynep saate bakmayı zaten biraz biliyordu ama “çeyrek geçiyor”, “buçuk” gibi şeyleri yeni öğreniyordu. Tahtadaki saat resmiyle oyun oynadılar.

“Eğer ders 9:30’da başlıyorsa ve 40 dakika sürüyorsa, saat kaçta biter?” diye sordu öğretmen.

Zeynep parmaklarıyla saydı. “10:10!” dedi gururla.

“Harika, Zeynep!” dedi öğretmeni.

Öğle Yemeği

Öğle yemeğinde mercimek çorbası, pilav ve köfte vardı. Zeynep köfteyi çok severdi. Yemekhanede Ayşe, Efe ve sınıftan birkaç arkadaşla aynı masaya oturdu.

Birlikte yemek yediler, yavaş çiğnemeyi, tabağını bitirmeyi ve su içmeyi unutmadılar.

Resim Dersi: Hayalimdeki Ev

Günün en sevilen dersi sonunda geldi: Resim!

“Bugün ‘hayalinizdeki evi’ çizeceğiz,” dedi resim öğretmeni Nur Hanım.

Zeynep, gökyüzüne kadar uzanan mor çatılı bir ev çizdi. Bahçesinde kelebekler, içinde ise kocaman bir kütüphane vardı.

“Çok yaratıcı bir çizim olmuş,” dedi öğretmeni.

Ayşe ise ağaç ev çizmişti. Efe ise bir uzay evi yapmıştı! Herkesin hayalindeki ev bambaşkaydı ama hepsi çok güzeldi.

Gün Sonu: Küçük Bir Sürpriz

Dersler bittiğinde Zeynep biraz yorgundu ama mutlu bir şekilde servise yürüyordu. Tam o sırada öğretmeni Bahar Hanım arkasından seslendi:

“Zeynep, bugün yazdığın hikâye çok güzeldi. Yarın sınıfa sen okuyacaksın, olur mu?”

Zeynep’in gözleri parladı. “Olur tabii ki!” dedi heyecanla.

Okulda Her Gün Yeni Bir Keşif

O gün eve döndüğünde Zeynep annesine okulda neler yaptığını bir bir anlattı. Resim dersinden, Türkçe hikâyesine, oynadıkları sek sek oyununa kadar her detayı gülerek anlattı.

Annesi başını okşadı. “Demek okulda çok güzel bir gün geçirdin.”

Zeynep gülümsedi. “Evet. Her gün okulda yeni bir şey öğreniyorum. En güzeli de arkadaşlarımla olmak.”

Sonra çantasını düzenledi, hikâyesini güzelce temize çekti. Çünkü ertesi gün onu sınıfta okuyacaktı. Uyumadan önce düşündü:

“Okul sadece ders değil… Bazen oyun, bazen keşif, bazen arkadaşlık… Ve her zaman biraz gülümseme.”