Bir varmış, bir yokmuş. Uzak diyarlarda yemyeşil çayırlarla çevrili, masmavi bir derenin kenarında güzel bir orman varmış. Bu ormanda türlü türlü hayvan barış içinde yaşarmış. Ormanın en sevimli ve masum canlılarından biri, küçük ve bembeyaz tüyleriyle dikkat çeken bir kuzuymuş. Bu minik kuzunun adı Minnoş’muş. Minnoş, ailesiyle birlikte ormanın güvenli bölgesinde yaşar, gündüzleri çimenlerde otlar, geceleri yıldızları izleyerek huzurla uyurmuş.
Minnoş’un Dere Kenarındaki Masum Macerası
Bir gün güneş gökyüzünde parıl parıl parlar, kuşlar neşeyle cıvıldarken Minnoş, serinlemek için ormanın içinden geçen küçük dereye doğru yürümüş. Derenin suyu berrak, hafifçe akan ve içmesi oldukça serinleticiymiş. Minnoş, derenin aşağı kısmında durup yavaşça su içmeye başlamış. Su içerken etrafına bakınmış, kelebekleri izlemiş ve kuşların şarkılarına kulak vermiş.
Ancak ne yazık ki aynı ormanın derinliklerinde, pek de dost canlısı olmayan bir kurt yaşarmış. Bu kurdun adı Kırçıl’mış. Kırçıl, ormandaki diğer hayvanları korkutur, onlara kötü davranır ve hep kendi çıkarını düşünürmüş. En çok da küçük hayvanları kandırmayı severmiş.
Kırçıl’ın Planı
O gün Kırçıl da dereye gelmiş. Yukarıdan su içmek için ilerlerken gözleri Minnoş’u fark etmiş. Kendi kendine “İşte güzel bir öğle yemeği,” demiş sırıtarak. Ama Minnoş’un masumluğunu ve ne kadar zararsız bir kuzu olduğunu görünce onu kandırmadan ya da bahane üretmeden üstüne atlamak istememiş. Bu yüzden sinsice aşağıya bakarak bağırmış:
“Hey sen! Ne yapıyorsun orada, küçük kuzu?”
Minnoş başını kaldırmış ve ürkek gözlerle Kırçıl’a bakmış. “Su içiyorum efendim,” demiş kibarca.
Kırçıl dişlerini göstererek bağırmış: “Sen benim suyumu bulandırıyorsun! Yukarıdan akan temiz suyu kirletiyorsun!”
Minnoş nazikçe cevaplamış: “Ama sayın kurt, ben derenin aşağı kısmındayım. Sizin suyunuzu nasıl bulandırabilirim ki? Su yukarıdan aşağı akar.”
Bu cevaba sinirlenen Kırçıl hemen başka bir bahane bulmuş. “O zaman kesin geçen yıl bana kötü sözler söyledin!” demiş.
Minnoş şaşırmış. “Geçen yıl mı? Ama efendim, ben geçen yıl doğmamıştım bile,” demiş utangaç bir sesle.
Kırçıl durmamış, başka bir neden aramış. “O zaman kesin baban söylemiştir! Ne fark eder, siz koyunlar hep aynısınız!” diye kükremiş.
Ormandaki Adalet ve Yardımlaşma
Tam Kırçıl atılmak üzereyken, ormanın diğer sakinlerinden biri olan yaşlı kaplumbağa Tumba olayı görmüş. Sessizce suyun altından yüzüp Minnoş’un yanına gelmiş. Ardından, ağaçların arasından zeki baykuş Bilgebay, cesur geyik Gökboynuz ve hızlı sincap Zıpır da gelmişler. Kırçıl’ın etrafı bir anda ormanın diğer hayvanlarıyla çevrilmiş.
Tumba: “Kırçıl, yeter! Bu orman birlikte yaşamanın ve adaletin yeridir. Minnoş masumdur. Eğer bir sorunun varsa konuşarak çözmeyi öğrenmelisin,” demiş.
Baykuş Bilgebay kanatlarını açarak yüksek bir dala konmuş ve ormanın yasalarını hatırlatmış: “Orman Kanunu der ki; masum bir cana zarar vermek en büyük suçtur. Herkesin yaşam hakkı vardır.”
Kırçıl bir anda çaresiz hissetmiş. Onu koruyan, kollayan kimse yokmuş çünkü yıllardır ormandaki diğer hayvanlara kötü davranmış. O gün ilk defa yalnız kalmanın ne demek olduğunu hissetmiş.
Değişimin Başlangıcı
Minnoş korkmuş ama diğer hayvanların desteğini görünce cesaretlenmiş. Cesaretle Kırçıl’a dönüp demiş ki:
“Ben sana zarar vermek istemedim. Senin de aç olduğunu anlıyorum ama birlikte yaşamanın yolunu bulabiliriz. Belki biraz yiyecek paylaşırız, belki dost olabiliriz.”
Bu sözler Kırçıl’ın kalbine dokunmuş. Uzun zamandır biri ona iyi niyetle yaklaşmamıştı. Kırçıl, başını önüne eğmiş ve utanarak Minnoş’tan özür dilemiş.
“Üzgünüm Minnoş. Sana zarar vermek istememeliydim. Belki ben de değişebilirim,” demiş.
Dostluğun Gücü
O günden sonra, Kırçıl ormandaki hayvanlara daha iyi davranmaya başlamış. Minnoş ile aralarında tuhaf ama güçlü bir dostluk oluşmuş. Artık Kırçıl, nehir kıyısında su içerken etrafına bakar, kimseye haksızlık yapmazmış.
Minnoş da her sabah kardeşleriyle birlikte derenin kenarına gelir, neşeyle su içer, kelebekleri kovalar, güneşin tadını çıkarırmış. Bazen Kırçıl da onlara katılırmış. Hayat birlikte çok daha güzelleşmiş.
Sonuç
Bu masal, çocuklara dostluğun, adaletin, affetmenin ve birlikte yaşamanın ne kadar önemli olduğunu anlatır. Masumiyetin ve iyi niyetin, kötülüğü bile değiştirebilecek kadar güçlü olduğunu gösterir.
Ve böylece, Kurt ile Kuzu’nun hikâyesi ormanın dört bir yanında anlatılmaya başlanmış. Her hayvan, bu hikâyeden ders çıkarmış ve birbirine daha anlayışla yaklaşmış.
Ve masal burada biter.