Lina, sabah gözlerini açtığında penceresinden içeri düşen ışık farklıydı. Güneş her zamanki gibi sarı değil, sanki pembeyle morun arasında bir renkle gülümsüyordu. Perdeleri araladığında hayretle “Vaaay!” dedi. Gökyüzünde dolaşan bulutlar bembeyaz değildi; pastel mavi, şeftali turuncusu, lavanta moru ve limon sarısı tonlarında pırıl pırıl parlıyorlardı. Üstelik gökyüzünde küçük bir zırıltı dolaşıyor, “bii-bii” diye ince bir ses eşlik ediyordu.
O ince ses, Lina’nın kendi icadı olan minik robot arkadaşı Pik-Pik’ten geliyordu. Pik-Pik, iki parmak boyunda, kocaman mercek gözlü, tekerlekli ayaklara sahip tonton bir robottu. Lina pencereden dışarı bakarken Pik-Pik omzuna tırmandı.
“Analiz: Gökyüzü normal dışı renk değerleri gösteriyor,” dedi ciddiyetle.
Lina gülümsedi. “Bence ‘harika’ demek istiyorsun.”
O gün, mahallede tuhaf bir telaş vardı. Çiçeklerin yaprakları cansız sarkmış, çeşmelerden su seyrelmiş akıyordu. Komşu teyze, “İki gündür yağmur yok, bu renkli bulutlar bir damla bile bırakmıyor!” diye sızlandı. Lina’nın içi pırpır etti. Bulutlar renkli ama yağmur yoktu. Bu kesinlikle araştırılmalıydı.
Akşam olunca Lina, Pik-Pik’i masaya koydu, yıldız haritasını açtı. Tam o sırada odasında fısıltı gibi bir melodi duydu. Işıklar yumuşadı, havada küçük gümüş tozlar dans etmeye başladı. Tozların içinden zarif kanatlı, şeffaf elbiseli bir peri belirdi: Yağmur Perisi Numa.
“Lina,” dedi Numa ince ve sıcak bir sesle, “Bulutlar Şehri’nde bir şeyler ters gidiyor. Gökkuşağı Kuyusu tıkandı. Bulutlar küstü, renkler dağıldı; ama yağmur inmiyor. Cesaretin ve merakın bizi buraya getirdi. Bize yardım eder misin?”
Lina başını hızla salladı. “Ederim!”
Pik-Pik zıpladı. “Görev kabul! Yükseklik modülü hazır!”
Numa, Lina’ya parıldayan bir Gök Kapısı Boncuğu verdi. “Bu boncuğu pencerene as. Gece yarısı olduğunda boncuk kapı açacak; Bulutlar Şehri’ne giden yolu göreceksiniz. Yanınıza kalbinizi, aklınızı ve dostluğunuzu alın.”
Gece yarısı, boncuk ay ışığıyla birlikte parladı ve odanın ortasında yumuşacık bir rüzgârla dönen ışık kapısı açıldı. Lina bir an derin nefes alıp Pik-Pik’i kucağına aldı, “Hazır mısın?” dedi. Pik-Pik “Bii-bii, kalkış!” diye bağırdı. Birlikte ışık kapısından geçip gökyüzünün katmanlarına doğru yükseldiler.
Kapı ardında, Lina’nın daha önce hiç görmediği bir dünya vardı: Bulutlar Şehri. Krem şanti gibi kabarık, renk renk bulut kuleleri göğe yükseliyor; aralarında kemer köprüler uzanıyordu. Pamuk gibi yollar, balon gibi şamdanlar, gökkuşağı tellerinden yapılmış asma çanlar vardı. Her çan rüzgâr değince “tin-tin” diye tatlı ses çıkarıyordu. Ama şehirde bir şey eksikti: Neşe.
İlk karşılaştıkları bulut, yumuşacık ama yorgun görünen Pamuk Bulutu oldu. Üzerinde küçücük damla torbaları taşıyordu. “Ahh Lina,” dedi yavaşça, “Ben yağmur damlalarını toplar, sıraya dizer, yere bırakırım. Ama Kıvılcım Bulutu benimle konuşmuyor. ‘Yıldırım bende, en önemli işi ben yaparım’ deyip duruyor. Kavga ediyoruz. Kavga edince damlalar da sıraya girmiyor.”
Bir süre sonra, kıvılcımlar saçan turuncu bir bulut hışırdayarak geldi: Kıvılcım Bulutu. “Yıldırım olmazsa yağmur da olmaz!” diye patıldadı. “Atmosferi karıştırıp damlaları serbest bırakan benim. Ama kimse kıymetimi bilmiyor!”
Lina ikisinin arasına geçti. “Yağmur bir orkestraysa, ikiniz de o orkestranın çalgılarısınız,” dedi. “Biri olmadan diğeri tek başına şarkıyı çalamaz.”
Pik-Pik de bipledi: “Ekip çalışması = başarı olasılığında %87 artış.”
Tam o esnada Melodi Bulutu belirdi. O, gri-mor bir perde gibi ağır ağır dalgalanıyordu. “Gök gürültüsünü düzenlemek benim işim.” dedi hüzünle. “Ama kavga çıktığından beri ritim tutturamıyorum. Gürültüm çok yüksek olunca herkes korkuyor.”
Lina kollarını sıvadı. “Önce konuşacağız, sonra oyun kuracağız. Bir deney yapalım.”
Pamuk Bulutu’na damlaları toplamasını, Kıvılcım Bulutu’na kıvılcımlarını yumuşak yaymasını, Melodi Bulutu’na da ritmi düşük seste tutmasını söyledi. Kendisi ve Pik-Pik, bulutların altına renk halkaları asacak, damlalar bu halkalardan geçerken renklenip yeryüzüne inecekti.
İlk deneme… hüsranla bitti. Kıvılcım Bulutu sabırsızlandı, bir anda fazla kıvılcım gönderdi; damlalar dağıldı, Melodi Bulutu gümledi, Pamuk Bulutu panikledi. Renk halkaları karıştı.
Lina derin bir nefes aldı. “Bir tane daha. Ama bu sefer ‘uyum’ kelimesini unutmayın.”
Kıvılcım Bulutu, kıvılcımlarını incecik iplikler gibi, nazikçe saldı. Melodi Bulutu gök gürültüsünü mırıltıya çevirdi. Pamuk Bulutu damlaları sırayla, sabırla bıraktı. Damlalar, Lina ile Pik-Pik’in astığı renk halkalarından geçip yeryüzüne doğru inerken… mavi, pembe, mor, sarı ışıltılar saçtı. Ama damlalar yeterince çoğalmadan dağıldı. Bir şey eksikti.
Tam o sırada Yağmur Perisi Numa, gözleri kaygıyla uçarak geldi. “Gökkuşağı Kuyusu hâlâ tıkalı,” dedi. “Renkler birbirine küsmüş. Kuyunun kapağı açılmadıkça uzun soluklu yağmur yağmayacak.”
“Peki neden tıkandı?” diye sordu Lina.
Numa, Lina’yı şehrin merkezindeki Gökkuşağı Meydanına götürdü. Meydanın ortasında kocaman bir kuyu vardı; içi sanki renkli kristallerle dolu bir havuz gibiydi ama üstü şeffaf bir kapak ile kapanmıştı. Kapakta, gökkuşağının yedi rengiyle yazılmış bir bulmaca duruyordu:
“Kırmızım sıcaklık, turuncum cesaret, sarım neşe, yeşilim umut, mavim dinginlik, laciverdim bilgelik, morum merhamet.
Beni açmak için bu yedi değeri aynı anda söyle, ama sesin kavga değil, şarkı olsun.”
Lina gülümsedi. “Şarkı diyorsa, bir koro kuracağız.”
Pik-Pik anında hopladı: “Koro algoritması başlatılıyor. Ritim: 4/4, tempo: 72.”
Lina bütün bulutları meydana çağırdı: Pamuk, Kıvılcım, Melodi; ayrıca Koku Bulutu (yağmur sonrası toprak kokusunu saklayan), Serinlik Bulutu (havanın ferahlığını taşıyan), Gölge Bulutu (güneşi yumuşatan). “Herkes bir değeri alsın ve tek tek değil, birlikte söylesin,” dedi. “Ama önce özür dilenecek.”
Kıvılcım Bulutu başını öne eğdi. “Sabırsızlık ettim. Özür dilerim.”
Pamuk Bulutu, “Ben de sana haksızlık ettim,” dedi.
Melodi Bulutu, “Korkutan gürültümü kıstım. Söz veriyorum, kalpleri sakinleştiren bir ritim tutacağım.”
Koro başladı. Lina elini kaldırdı, Pik-Pik metronomu bipledi:
-
Kırmızı: “Sıcaklık” (Koku Bulutu)
-
Turuncu: “Cesaret” (Kıvılcım Bulutu)
-
Sarı: “Neşe” (Pamuk Bulutu)
-
Yeşil: “Umut” (Serinlik Bulutu)
-
Mavi: “Dinginlik” (Melodi Bulutu)
-
Lacivert: “Bilgelik” (Gölge Bulutu)
-
Mor: “Merhamet” (Numa ve Lina)
Bulutlar tek tek değil, aynı anda, ama birbirini bastırmadan söylediler. Meydanda yumuşacık bir şarkı yükseldi. Kapağın üzerindeki renkler birer birer titreşti, sonra gökkuşağı gibi birleşip parlak bir çizgiye dönüştü. Kapak klik diye açıldı. Kuyudan göğe doğru renkli ışınlar fışkırdı.
“Şimdi!” dedi Lina. Bulutlar yerlerini aldı. Pamuk Bulutu damlaları bıraktı, Kıvılcım Bulutu nazikçe ateş verdi, Melodi Bulutu kalpleri ürkütmeyen bir gürültüyle ritim tuttu. Renkli yağmur başladı: Minik damlalar her biri farklı renklerde yanıp sönerek aşağıya, şehre ve dünyanın dört bir yanına doğru düştü. Çiçekler sevinçle dikildi; pencerelerden bakan çocuklar ellerini uzatıp güldüler. Sokaklarda, yağmurla oynayan kediler, şemsiyesine mavi damla değen teyzeler, kahkahası sarı damlayla parlayan amcalar… Dünya, rengârenk oldu.
Ama bir sorun daha vardı: Kuyunun dibinde kaskatı kesilmiş gri bir taş blok görünüyordu. Renkler akıyordu, blok ise gölgenin gölgesiydi. Numa kaşlarını çattı. “Bu taş, Unutuş. Kırılmazsa renkler kısa sürer.”
Lina düşünerek diz çöktü. “Unutuş, kimsenin kimseyle konuşmadığı anlarda büyür. O halde çözümü hatırlamak ve anlatmak.”
Pik-Pik bipledi: “Hikâye paylaşımı protokolü!”
Lina meydandaki herkese seslendi. “Buraya, en sevdiğiniz iyi anınızı anlatın!”
Pamuk Bulutu, ilk yağdığı gün gördüğü gökkuşağını anlattı. Kıvılcım Bulutu, minik bir kırlangıcın kanadını gökten indirirken nasıl dikkat ettiğini. Melodi Bulutu, bir bebeğin yağmurda gülüşünü… Koku Bulutu, ıslak toprağın ilk kokusunu; Serinlik Bulutu, kavurucu günde esen ferah rüzgârı… Numa, yağmur dindikten sonra gökte parlayan çifte gökkuşağını anlattı.
Lina gözlerini kapatıp ninesinin “İlk yağmurda dilek tut,” sözlerini hatırladı. “Dünyada en çok sevdiğim an,” dedi, “annemle balkon demirine vuran yağmur damlalarını dinlediğimiz zaman.”
Pik-Pik metal bir ‘hımm’ sesi çıkardı: “En sevdiğim an: Lina ‘aferin’ dediğinde.”
Anılar koro halinde yükseldikçe gri blok çatlamaya başladı. İnce bir çizgi, sonra bir diğeri… Sonunda parlak bir toz bulutu gibi dağıldı. Unutuş kırılmış, Yerine Hatırlama doğmuştu. Kuyudaki renkler artık serbestçe akıyordu.
Renkli yağmur, Bulutlar Şehri’nin üzerinden dünyaya doğru uzun uzun yağdı. Aşağıda, Lina’nın mahallesindeki çiçekler canlandı, çeşmeler güçlendi, çocuklar kahkahalarla sokakta döndüler. Komşu teyze şemsiyesini açıp “Böyle güzel yağmuru görmedim!” diye sevindi.
Numa, Lina’nın elini tuttu. “Kalbinle çalıştın, aklınla konuştun, dostlarınla başardın. Bulutlar Şehri borcunu unutmayacak.”
Pik-Pik gururla bipledi: “Görev tamamlandı. Başarı oranı: %100.”
Gök Kapısı Boncuğu yeniden parladı. Lina, şehre veda ederken bulut dostları tek tek sarıldı; tabii bulutlar sarılınca insanın üstü biraz nemleniyor, ama Lina bunu çok sevdi. Kapıdan geçip odasına döndüğünde perdelerden içeri yumuşak bir mavi ışık süzülüyordu. Pencere camında birbirini kovalayan renkli damla izleri kaldı. Lina, boncuğu pencereye yeniden astı. “Bir gün yine gelirim,” dedi.
Ertesi sabah mahallede herkes şaşkın ama mutluydu. Çiçekçiler “Renkli yağmurun hatrına!” diyerek saksılara gökkuşağı kurdeleleri bağladı. Okulda öğretmen, “Bugün bilim köşesinde yağmur nasıl oluşur konuşacağız,” dedi. Lina el kaldırıp “Bulutlar kavga ederse yağmur zor gelir,” demekten kendini zor tuttu; bunun yerine “Uyum önemlidir,” dedi ve gülümsedi.
Uyumla Yağan Her Damla Bir Renktir
Lina, Pik-Pik ve Yağmur Perisi Numa’nın Bulutlar Şehri’ndeki macerası, onlara üç büyük sırrı öğretti:
-
Dinlemek, anlaşmanın kapısıdır; konuşmak kadar değerlidir.
-
Birlikte söylemek, tek tek bağırmaktan güçlüdür; uyum yağmuru çağırır.
-
Hatırlamak ve paylaşmak, unutuşu kırar; iyi anılar dünyayı aydınlatır.
O günden sonra, ne zaman gökyüzünde pastel renkli bulutlar belirse, çocuklar başlarını kaldırıp gülümser oldu. Çünkü bilirlerdi ki uyumla söylenen şarkılar, dünyaya renkli yağmur olarak döner. Ve Lina, penceresindeki boncuğa bakıp fısıldardı: “Rüzgârın varsa şarkın var; şarkın varsa yağmurun var.” 🌈🌧️✨









