Bir varmış, bir yokmuş… Uzak bir ormanın içinde tüm hayvanların bir arada yaşadığı huzurlu bir köy varmış. Bu ormanda tavşanlar, sincaplar, kirpiler, geyikler, kuşlar ve tabii ki yavaş ama bilge kaplumbağalar yaşarmış. Bu hayvanlar arasında en hızlı koşan, en çevik ve en övüngen hayvan ise Tavşan Toti’ymiş.

Tavşan Toti, uzun bacakları, güçlü ayakları ve pırıl pırıl beyaz tüyleriyle ormanda koştuğu zaman diğer hayvanlar ona hayranlıkla bakarmış. Ancak Toti’nin kötü bir huyu varmış: Kendini herkesten üstün görür, özellikle yavaş hayvanlarla dalga geçermiş.

Bir gün, Toti sabah ormanda gezinti yaparken, yavaş yavaş yürüyen Kaplumbağa Kumi’yi görmüş. Toti hemen kulaklarını dikmiş, gözlerini kısıp alaycı bir şekilde gülümsemiş.

“Hey Kumi!” demiş Toti, “Yürüyüşe mi çıktın, yoksa taş gibi yerinde mi duruyorsun? Seni böyle izlemek beni bile yavaşlatıyor!”

Kaplumbağa Kumi ise sakinliğiyle ünlüymüş. Derin bir nefes almış ve gülümseyerek cevap vermiş:

“Evet Toti, ben yavaş ilerlerim ama hiçbir zaman durmam. Her gün adım adım ilerlerim ve yolun sonuna ulaşırım.”

Toti bu sözlere kahkahayla cevap vermiş: “Senin bu yavaşlığınla yolun sonu asla gelmez! Eminim bir yarış yapsak, sen başlamadan ben çoktan bitirmiş olurum!”

Bu sözleri duyan diğer hayvanlar toplanmış. Sincap Cikcik, Kirpi Tırmık, Baykuş Bilge ve Geyik Lina da gelmiş. Herkes olan biteni merak etmiş. Kaplumbağa Kumi ise gülümsemeye devam etmiş ve şöyle demiş:

“Peki Toti, madem öyle… Yarışalım o zaman! Senin hızınla, benim sabrımı kıyaslayalım.”

Toti bu teklifi alayla karşılamış: “Yarış mı? Cidden mi? Hemen şimdi kabul ediyorum! Yarın sabah güneş doğarken yarış alanında buluşalım.”

Baykuş Bilge, yarış hakemi olmayı kabul etmiş. Yarışın başlangıç çizgisi ormanın kenarındaki çam ağacının yanıymış. Bitiş çizgisi ise göletin yanındaki büyük meşe ağacıymış.

Ertesi sabah, bütün orman hayvanları yarış alanında toplanmış. Herkes heyecanla bu sıra dışı yarışmayı izlemeye gelmiş. Toti zıplayarak ısınıyor, Kumi ise sessizce nefes alıyormuş.

Baykuş Bilge yüksek sesle “Başla!” demiş. Tavşan Toti yıldırım gibi fırlamış, kısa sürede uzaklaşmış. Kaplumbağa Kumi ise yavaş ama kararlı adımlarla ilerlemeye başlamış.

Toti, bir süre sonra yarışın büyük kısmını geçtiğini fark etmiş ve arkasına bakmış. Kumi hâlâ başlangıç noktasına yakın yürüyormuş.

“Bu yarış çok kolay!” demiş Toti. “Kumi’yi beklesem bile kazanırım.” Ve göletin kenarına gelince bir ağacın gölgesine uzanmış.

“Şöyle biraz kestireyim,” diye mırıldanmış Toti. “Nasıl olsa beni geçemez.”

Bu sırada Kumi hiç durmadan yavaş adımlarla ilerliyormuş. Yorulsa da, sıkılsa da, diğerlerinin alaycı bakışlarına rağmen yürümeye devam etmiş. Çünkü onun bir hedefi varmış: Sabırla ve azimle sonuca ulaşmak.

Saatler geçmiş ve güneş gökyüzünde yükselmiş. Kuşlar ötüyor, hayvanlar sabırsızca sonucu bekliyormuş. Kumi adım adım ilerleyerek gölete yaklaşmış.

Tam o sırada Toti uyanmış. Gözlerini ovuşturmuş, esnemiş ve yarışta olduğunu hatırlamış! Hemen kalkıp koşmaya başlamış ama ne yazık ki geç kalmış. Kaplumbağa Kumi, son adımlarını atıyor ve meşe ağacının altına varıyormuş.

Baykuş Bilge yüksek sesle duyurmuş:
“Yarışı kazanan: Kaplumbağa Kumi!”

Tüm hayvanlar alkışlamış, şaşkınlıkla birbirlerine bakmışlar. Toti utançla yere bakmış. Kumi ise sakin bir sesle şöyle demiş:

“Unutmayın arkadaşlar, önemli olan hızlı olmak değil; sabırlı, kararlı ve dürüst olmaktır.”

Toti başını eğerek Kumi’ye yaklaşmış:

“Kumi, seni küçümsediğim için özür dilerim. Bu yarış bana çok şey öğretti. Bir daha asla birini küçümsemeyeceğim.”

Kumi gülümseyerek:
“Hiçbir zaman geç değil Toti. Her gün yeni bir başlangıçtır,” demiş.

O günden sonra, Toti alçakgönüllü biri olmuş. Artık diğer hayvanlarla daha nazik konuşmuş, yarışmak yerine birlikte çalışmanın, paylaşmanın değerini öğrenmiş. Kumi ise herkesin saygısını kazanmış, özellikle genç hayvanlara sabrın gücünü öğreten bir örnek olmuş.

Ve böylece orman, eskisinden daha da huzurlu bir yer olmuş. Hayvanlar artık birbirini hızına göre değil, kalbinin güzelliğine göre değerlendirirmiş.